Tablo: Artemisia Gentileschi
19 Nisan 2015
Pazar, 00:03:32 Güncelleme:09:03:43
Yaşayanlar arasında aşırı ayrımcı bir sistem ölüler arasında da ayrımcıdır.
Ölmekle de
kurtulamazsın.
Ama “Öldürenler” arasında
da ayrımcı!
***
Nevin Yıldırım müebbet
aldı; bir “cani” olarak da damgalandı.
“İlişkisi” de
olduğu söylenen bir adamı “defalarca, silahlı tecavüz” gerekçesiyle öldürüp
kafasını kesmiş, köy meydanına atmıştı.
Bakarsan;
öldürmek, kafa kesmek, sergilemek… Caniliğin daniskası!
Evliydi, çocukları
vardı, “tecavüzcü”den hamile kalmıştı!
“Cani”nin “defalarca
tecavüz” beyanı da geçersiz sayılıyor; çünkü köylülerine göre de “ilişki” var.
Onun dediğine göre
ise, “hiçbir ilişki” yokken henüz, adam herkese “ilişkiyi duyurmak”la tehdit
etmişti.
“Suçun cezası” sadece
suçun kendisiyle verilmiyordu; genellikle erkekler böyle bir cinayet
işlediğinde otomatikman devreye giren “tahrik” gibi hafifletici sebepler burada
hafif kalıyordu!
“İlişki” ise,
sanki “ilişkiler”de tecavüz olmazmış, tecavüzlerin, dayağın, cinayetlerin
birçoğu “ilişkisi” olanlar arasında, erkeğin kadına uyguladığı şiddetle ortaya
çıkmazmış gibi.
Çünkü bu sistem,
erkekte “tahrik”; kadında, genç kızda, çocukta “rıza” üzerine kurulmuş!
Kültürel
prangalar, ön kabuller, önyargılar kadar yargı da böyle işliyor!
***
Bırakın önyargı ve
yargı adamlarını; genelde kadınların önyargısı da böyle.
Kadınları en çok
taşlayanlar kadınlar olabiliyor!
“Kim bilir neler
yapmıştır da hak etmiştir” diyerek tecavüzü, taciziyi hatta cinayetleri
onaylayanlar sadece erkekler değil; “erkeklik tahakkümü”nü sorgusuz sualsiz kabul eden,
güçlü erkekler yerine zayıf kadınlara vuran kadınlar.
Maalesef analar
da!
Komşular,
akrabalar, bazen tecavüzcü erkeğin en yakınları bile!
***
Cinayet, kafa
kesme, sergileme üzerine konuşmak, bunu makul bulmak zor.
Tepkiyle, öfkeyle
ne derseniz deyin, bu zor.
Lakin “tecavüz” üzerine
ne diyecek, “caniye cani diyenler?”
13 yaşında
çocuklara tecavüz eden
yaşının iki katı erkeği; memur, esnaf, eşraftan bir sürüyü “Kızın rızası vardı”
diye hafifletmiş Adaletin bir şey diyecek yüzü olabilir mi?
Elbette çok
sayıdaki “insan gibi insan”ın arasındaki tecavüzcü askerler, tecavüzcü
polisler, karakolda bir kadını “şey” diye dövmeyi hak bilen polislerin de bulunduğu,
daha yeni kayıp iki kızı alıkoyduğu ortaya çıkan iki polisin de mensup olduğu
“Güvenlik” nasıl olacak?
Kadının giyimini,
kuşamını, makyajını, gülmesini “tecavüze, tacize müstahak” sayan bir millet,
kendi çocuklarını, kızlarını nasıl koruyacağını sanıyor?
Nasıl utanmaz bir
ikiyüzlülüktür ki, “açık” kadını buna müsait saymakla kalmıyor…
Tecavüze uğrayan
kadınların, kızların çoğu daha küçük, daha dar, daha muhafazakâr sayılan
çevrelerde olduğu için, o erkekleri de buna ehil sanıyor!
Mesele ne
giydiğin, neye inandığın, nasıl yaşadığın değil özünde…
Mesele kadın
olmak; kız çocuk olmak. Çocuk olmak. Güçsüz olmak!
***
Öğretmeni
aşağılayıp ölüme sürükleyen; provokasyonla askerleri ve insanları ölüme iten;
kurşuna dizilmiş katırları intiharla suçlayan bir “yerel yönetim” anlayışı…
Herkesi sırf
kendisi olduğu için suçlayan, aşağılayan, küçük gören, yargılayan, ön
yargılarla boğan bir merkezi devlet, yargı ve derin millet zihniyetinden
beslenmiyor mu zaten?
Güçsüzün boğulduğu
yerde…
Bir yılda
katledilmiş 1800’den fazla işçi de…
Aşağılanmış
öğretmen de…
Dayak yemiş çocuk
da…
Tecavüze uğramış
kız da…
Kurşuna dizilmiş
katır da olabilirsin!
Fakat bir şey daha
var kardeş.
***
Adaletsizliğe,
haksızlığa, güçsüzlerin lime lime edilmesine esas kim isyan edecek?
Katledilen
işçilerin kardeşi olup başkalarını kimlikleriyle, cinsiyetleriyle
aşağılayabilen, ezebilen, karısını, kızını, bir kadını kolayca hırpalayan bir
işçi isen, nasıl olacak?
Yüzlerce kadının
katledildiği, tecavüze uğradığı bir ülkede; önce o kadını hor gören, müstahak
gören, erkeğe tek kelime etmeyen bir kadınsan, nasıl olacak?
Güçlülere, güce,
ezberlere yapışıp eleştiriye şiddet gösteren, çocukları ezen, bir ufuktan
ziyade birer kuyu açan öğretmensen, nasıl olacak?
Ne bileyim, “Gezici”
bile olup sonra işyerinde altındakileri ezen, haklarını bastıran, işsizlikle
tehdit eden, adeta köleleştiren, kolayca kapı önüne koyan patron, Ceo, yönetici
isen; işyerindeki derin haksızlıklara, mobbinglere, baskılara tek kelimesi
olmayan biri isen, nasıl olacak?
Çocukları, belki
katırları da vurulmuş ami bir kadına, bir çocuğa, bir kız çocuğa, bir güçsüze
karşı öfkeli elin sık sık havada dolaşanlardan isen, nasıl olacak?
***
Ezilenler
açısından tarihin en kadim problemi, zalimlerin varlığı değil; mazlumların
boyun eğmesi, başka mazlumlara diş bilemesi, başka güçsüzler üzerinde zalimlik
gösterebilmesi veya fiilen arazi olmasıdır zaten Ayten!