Sunday, April 17, 2016

Sinema: “Korkunç İvan” – Gürşat Özdamar


Meydan Gazetesi- Korkunç İvan Gürşat özdamar

 İşgal ve savaş politikalarıyla topraklarını genişletti, kendini Çar ilan ettirdi, tek millet tek devlet söylemini kullandı, dini de iktidarı için kullanmaktan çekinmedi, kendisine karşı gelenleri ortadan kaldırmak için özel bir teşkilat oluşturdu, kendi iktidarı için oğlunu bile öldürttü: “İnsan olarak günahkâr olabilirim, ama Çar olarak doğru yoldayım.”
Rus yönetmenlerden Sergey Eisenstein, ilk Rus Çarı olan İvan Vasiliyeviç, yani Korkunç İvan ile ilgili bir film yapmak isteğini Stalin’e açtığında, Stalin, İvan Vasiliyeviç’in karakterini kendine yakın bulduğundan ve onu ulusal bir kahraman olarak gördüğünden desteklemeye karar verir. 3 bölüm olarak düşünülen filmin ilki 1944 yılında tamamlanır. Stalin ilk filmi çok beğenir ve Eisenstein’ı Stalin nişanıyla ödüllendirir. Ama ikincisi 1946 yılında tamamlandığında filmi izleyen Stalin, filmde İvan’ın bir kahramandan çok paranoyak bir karakter olarak anlatıldığına karar verip filmin gösterimine izin vermez.
İvan Vasiliyeviç’in yaşamıyla filmde anlatılanlar kıyaslandığında, Eisenstein’ın gerçekçi bir film yaptığı söylenebilir. Ama bu yalın gerçeklik Stalin’i rahatsız etmeye yetmiş de artmıştır bile.
Günümüzde, benzer biçimde, eski padişahlarla, örneğin Kanuni ile ilgili filmler ya da diziler yapılıyor olsa da, burada anlatılan katliamlar, kardeşin kardeşi öldürmesi, şimdiki yöneticileri çok da rahatsız etmediği gibi o günlere imrenerek bakıldığı gizlenmiyor.
Korkunç İvan, henüz üç yaşında başına geçtiği Moskova Dükası ünvanını 17’sinde Rus Çarı’na dönüştürecek kadar büyük hırsları olan birisiydi. Ezeli düşmanı olarak gördüğü Tatarlar üzerine sayısız sefer yaparak çevresine korku salan bir karakter olarak belirginleşti.
Filmde, bu hırsları yüzünden tek lider olma hikayesine de yer verilen İvan, Bizans İmparatoru tarafından III. Ivan’a gönderilen Vladimir tacını bütün Rusya’nın Çar’ı olarak giyer ve böylece yeni bir yönetim biçimi olarak Çarlık Rusyasının fiili ilk çarı olarak kendisini ilan eder. Ucunda çift başlı kartal simgesi bulunan asayı sağ eline, küreyi sol eline alıyor. Biri dini otoriteyi diğeri de dünyevi otoriteyi temsil etmektedir.
Çar olarak yaptığı ilk konuşmada: “Şu andan itibaren tüm Ruslar tek bir devlet oluşturacaklar. Rus topraklarının birliğine karşı çıkanları ezerek güçlü ve bölünmemiş bir devlet. Atalarımızın toprakları bizden kopartıldı. İşte bu yüzden, bu taç giyme gününde işgal edilmiş Rus topraklarını geri almak için yola çıkacağız” sözleriyle yapacağı savaşların işaretini verir.
Dışarılara seferler yaparak topraklarını genişleten İvan, içte de kendisine tehdit olarak gördüğü herkesle mücadele etmek üzere de günümüzde siyasi polise benzer biçimde Opriçniki denen bir teşkilat oluşturur. Bunların tek görevi Çar’ın düşman olarak gösterdiği kim varsa yok etmek ve mallarına el koymaktır. Emri de bizzat Korkunç İvan veriyordu: “Demir kardeşliği oluşturacağız. Kardeşliğin dışında kimseye inanmayacağız.’’
Çar, bir başka sahnede sorar “Bir yanağına vurulmuşsa diğerini çevirmek bir Çar için uygun mudur?” Bu söz, yaptığı katliamların, acımasızlıklarının, zorbalıklarının bir itirafı gibidir. “İnsan olarak günahkâr olabilirim, ama Çar olarak doğru yoldayım.”
Film Korkunç İvan’ın “Büyük Rus ülkesinin hatırı için bir Çar her zaman iyilere karşı iyi ve yumuşak kötülere karşı zalim ve acımasız olmalıdır. Eğer ki Çar bu konuda tereddüt ederse, asla gerçek bir Çar olamaz! Bugün Moskova’da, Rus Birliği’nin düşmanlarını yok ettik. Bundan böyle adaletin kılıcı, Rus gücünün yüceliğini baltalamaya çalışanların tepesinde sallanacak. Rusya’ya el ve dil uzatılmasına göz yummayacağız.’’ sözleriyle biter.
İktidarı için kendi oğlunu bile öldürmekten çekinmeyen, Moskova’da kendisi için yapılan Kızıl Meydan’daki ünlü yapının mimarının gözlerini benzerini bir başkası için yapamasın diye oydurtan Korkunç İvan’ın hikayesi burada bitiyor. Ancak devletler, iktidarlar yeni yeni Korkunç İvan’lar var etmeye devam ediyor.
Gürşat Özdamar
gursatozdamar@meydangazetesi.org
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 29. sayısında yayımlanmıştır.

No comments:

Post a Comment