Umumhane olarak bilinen, gençlerin tabirinde ise “mektep”
olarak geçen ilk Genelevler, İstanbul’da 19.Yy’ın sonlarına doğru, özellikle de
Kırım savaşı (1853-1856) zamanında askerlerin temel ihtiyaçlarını karşılamak
amacıyla açılmış ve kurumsallaşmaya başlamıştır. Galata’da ve daha sonrasında
Beyoğlu’nda açılan ve oldukça rağbet gören genelevler, günümüzde birçok
zorluklarla karşılaşmış olsa dahi hala yerlerini koruyup, hizmetlerini
sürdürmektedirler.
Kerhane sözcüğünün, Farsça ’da “işyeri, fabrika” anlamına gelen
“kâr-hane ‘den geldiği düşüncesi yanlıştır. Kelimenin aslı Arapça “kerh”
sözcüğüdür: “iğrenme, tiksinme” anlamına gelir kerh. Zamanla Kerh’in sonuna
Farsça “ev” demek olan “haneyi” eklenmiş, “kerhhane” olmuştur. Kelime söylene
söylene hafiflemiş, “h”nin biri düşmüş, neticede bugünkü ismiyle
“kerhane” haline gelmiştir. Peki, 19.Yy’ın sonunda genelevler birden bire
mi ortaya çıkmıştır? Tabi ki hayır. O döneme kadar fuhuş amacıyla kullanılan
çeşitli evler vardır. Fakat bu evlerde ya bir tek kişi çalışmakta, ya da
mekânlar geçici olarak faaliyet göstermekte ve zaptiye korkusundan sık sık
mekân değiştirmektedir. Dolayısıyla gözle görülür bir ticarethane olarak
varlıklarını sürdürmemektedirler.
Bugün Türkiye’de Genelevlerin yaklaşık olarak % 85’i illegal olarak
yürütülmektedir. Bunun sebebi ise, Türkiye’de 100.000’den fazla Seks işçisinin
çalışıyor olması ama sadece 15.000 seks işçisinin resmi olarak çalışılmasına
izin verilmesidir. Genelevler ( resmi olanlar ) genellikle belirli sokaklarda
toplanırlar. Zürefa ve Abanoz Sokağı, İstanbul’un en eski ve en tarihi
Sokakları arasında yer alırlar. Bugün hala işlevlerini yerine getiren
sokaklardan Zürefa Sokağın incelenip irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.
II. Abdulhamit döneminde hizmete açılan Zürefa sokak, Cumhuriyet’in ilanından
sonra Zürafa Sokak ismini almıştır. Zürefa’nın, Zürafa olarak değiştirilmesi
aslında, çok büyük bir yanlışlıktır. Zürefa, Osmanlıca ’da lezbiyen anlamına
gelmektedir. Fakat bu anlamı bilmeyen insanlar tarafından, bir hayvan ismine
dönüştürülmüştür.
Hızla değişen İstanbul’da yüz yılı aşkın süredir belki de
hiç değişmeyen tek alandır. Her seçim döneminde defalarca değiştirilen
İstanbul kaldırımlarına Zürafa Sokak’ta hiç rastlayamazsınız. Sokağın hemen
yanı başında olan hamam ise çok uzun yıllar boyunca Zürafa sokaktan iyi rant
sağlamıştır. Zürafa Sokak, Karaköy ile Taksim’in tam ayrıştığı noktada tünelin
yanı başında olması dolayısıyla dünyanın en iyi liman kentlerinden olan İstanbul’da
özellikle gemiciler için vazgeçilmez bir mekân haline gelmiştir. O zamanlar en
büyük ekonomik kaynaklardan biri olan Zürafa Sokak bugünlerde kapatılma durumu
ile burun burunadır. Jeopolitik konumu sebebi ile arazisinin oldukça
kıymetli olduğu Zürafa Sokak “ muhafazakâr yaşama uymayan ahlaki sebepler”
başlığı altında kapatılmak istense de asıl amacın daha farklı olduğu
bilinmektedir. Özellikle de Zürafa Sokağın en çok Ramazan ve Kurban Bayramında
ziyaret edildiği çoğu müşterinin kapıdan çevrildiği bilgisi göz önünde
bulundurulursa.
Matild Manukyan
Zürafa sokaktan bahsedip Matild Manukyan’ı es geçmek doğru olmaz. 2001 Yılında vefatına kadar Zürafa Sokakta 14 tane genelevi bulunan Matlid Manukyan 20.Yy’ın en önemli işkadınlarından biridir. 1914 yılında doğan Notre Dame de Sion lisesini bitirdikten sonra terziliğe başlayan daha sonralarda ise, daha fazla para kazanmayı hedefleyen Matlid Manukyan, babasından kalan iki evde genelev işletmeciliğine başlamıştır. Yaptığı işi kocasından dahi gizleyen Manukyan sayısız kez vergi rekortmeni olmuştur. Tam bir Genelev Kraliçesidir. Defalarca kez yargılanmış ve ya Tanrı’nın ya da parasının yardımı ile hepsinden beraat etmiştir.
Zürafa
Sokak bugün kapısında kimlik kontrol eden
polis memuruyla, girişinde cüzi bir miktar karşılığı emanetçilik tapan
kıraathanesiyle,” Salı günleri muayene var kapalıyız” yazısıyla hala ayakta
duruyor. Bir gün içeri girip mahremiyetini içinde yaşayan gizemli alana
bir göz atmak isterseniz;
- See more at: http://www.gazetebilkent.com/2014/02/27/turkiye-genelev-tarihcesi-i-
No comments:
Post a Comment