Sunday, May 18, 2014

Kader Değil Sınıf Soykırımı

soma
Duygu Erdem
13 Mayıs gecesinden itibaren madene giderek orada video ve fotograf çekimleri yapan ve kayıtlarını kollektif mecralarda yayan bir sinema öğrencisinin katliamın nasıl hazırlandığına dair gözlemleri: “Hepinize sesleniyorum, elinizi vicdanınıza koymayın artık!”

Sözü uzatmayacağım ve bir katliamın nasıl hazırlandığına dair gözlemlerimi paylaşacağım.
  • İşçi Ölümlerinin gerçekleştiği işletmenin tünel boyuna oranla resmi olarak üç yeryüzü bağlantısı olması gerektiği halde burada tek bağlantı noktası var. Bu, işletmenin yasal prosedüre uymadığı çok açık gösteriyor. Fakat işin garibi AKP‘li bakanların bu işletmede gizli hisseleri var. Bunu Somalı birine sorduğumda; Soma’da çocuklar bile bunu biliyor” dedi. İşte tam da bu usülsüzlük yüzünden tahliyeler ancak bir noktadan yapılabildi. İşçi cesetleri çıkarılırken yaşanan rezalet, yöntemsizlik ve yığılma da bu usülsüzlüğün bir sonucu.
  • Tahliyelerin dışında, bu tek bağlantı noktası beraberinde yeraltında tek ve güçlü bir hava akımı yaratıyor. Bu da bir yangında yayılan gazın, çökmede yayılan tozun çok kısa ve yoğun bir şekilde her yanı kaplamasına sebep oluyor. Bu yüzden işçilerin büyük kısmı zaten daha banttayken, yoldayken can vermiş. Bizlere bildirilen oksijen maskelerini taktıkları için 1 saate kadar yaşabilecek koşulları ve gıdalarının olduğu haberi yalanlanmış oluyor. Aşağı inip çıkan işçilerin söylediğine göre, orada elektrik kesik ve elektrik kesik olduğu için bir çok işçi mahsur kaldı. Yani işletmenin olası bir çökme, grizu patlaması, metan gazı sıkışması, alev alma durumunda elektriği kesmeyecek bir sistem kurması gerekiyordu. Zaten tek tahliye noktası olan işletmede işçiler elektrik olmadan kurtulamazlar. Buna istinaden medyada olayın sebebi elektrik panosunun yanması olarak lansediliyor; bu sayede patronlar sistem eksikliği üzerinden zarara girmeyecekler.
  • Ölüler, yaralılar, kayıplar bir yana dursun, aşağıda patlama olduğunda kaç tane insanın olduğunu hiç kimse cevaplayamıyor. Çünkü medyada da yer bulduğu üzere 15 yaşında bir çocuk da vardı işçilerin arasında. Tüm işçi ve çavuşların da bahsettiği gibi içerde sigortasız işçiler de var. Kapasiteyi aşan bir rakamla, 3 vardiya / 8 saat çalışma koşulları tüneller için de işçiler için de ciddi yıpranma getiriyor.
  • Bir ilçede ucuz iş gücü ve hammadde var diye Türkiye’nin en büyük şirketini kur ama oraya beraberinde maden işçiliği dışında hiç bir istihdam sağlama. Üstelik bu işletme eskiden devlete ait bir işletmeydi. Hastanelerin durumu çok vahim olduğundan aşırı kalabalık ve yetersizdi, morglar ölülere yer bulamadı. Haberlerde çıkan rakamların üzerine epey eklemek lazım çünkü civardaki kesimhaneler ve tesisler soğuk hava depoları ve kamyonlar tahsis edildi. İçerde olan yüzlerce işçinin ailelerine ve yakınlarına hiç bir haber verilmedi, Soma’ya 20km uzaklıktaki maden ocağına gelen kadınlar eşlerini veya çocuklarını görmek için sabaha kadar tüm cesetleri izlemek zorunda kaldılar. Bazıları ancak kafa lambalarından çıkan numaralarla öğrendiler, çünkü baktıkları cesetler tanınmaz haldeydi.
  • Son olarak; AFAD, AKUT, SAR, JANDARMA, POLİS, HIZIR ACİL ve daha açılımlarını bilmediğim bir sürü kurum o tahliye deliğine saldırdılar ve yığıldılar. Ancak aşağı yollanan ve zehirlenerek geri dönen aktif kurtarma ekipleri yine işçilerdi. Saat 01:30 civarında mahsur kaldığı yerden kurtarılan, hastaneden taburcu edilen bir işçiyi sabah saat 06.00 da yine o tahliye yerinde aktif çalışırken gördüm.
Soma’daki maden ocağında yaşanan işçi katliamını; doğal bir afetmiş gibi milli yasa çevirenlerin bütün oyunlarını sabaha kadar Soma’da arama kurtarmalara katılan yüzlerce işçi, aile, jandarma, gönüllü, polis; onlarca mühendis, basın mensubu gördü, zihnine ve tüm kayıt cihazlarına kaydetti.
Hepinize sesleniyorum, elinizi vicdanınıza koymayın artık!

No comments:

Post a Comment